AT VE HÜKÜMDAR /// Horse and King
At ve Hükümdar
Hükümdarın beyaz atı varmış. Hükümdar, atını çok seviyormuş. Bir gün adamları hazır bulunduğu bir anda:
– Beyaz atımın ölüm haberini getirenin kafasını uçurabilirim. Dikkatli olun. Çünkü beyaz atı çok seviyorum.
Bir gün, beyaz atın da eceli gelir. Ve at ölür. Hükümdarın adamları panik olur. Atın ölümünü hükümdara haber vermeye korkarlar. Vezir, düşünür ve ben gidip hükümdara haber vereceğim der. Söylesek de, söylemesek de cezalanacağız, der. Ve Vezir, hükümdarın huzuruna çıkar:
– Hükümdarım sizin beyaz at.
– Ne oldu der, Hükümdar. Vezir:
– O, yatmış, ayaklarını dikmiş, gözlerini yummuş, karnı şişmiş, hiç nefes almıyor, der. Hükümdar :
– Vezir, desene, beyaz at öldü!..
Vezir:
– Aman hükümdarım! Ben demedim, siz dediniz, der ve cezadan kurtulur.
Söyleme şeklimiz bir çok şeyi değiştirir.
English:
Horse and King
The king has a white horse. The king loves his horse. One day when the helpers were present:
– I can blow the head, who brought the news of white horse’s death. Be careful. Because I love my white horse.
One day, the white horse dies. the king’s aides become panic. They are afraid to inform the king of the horse’s death. The vizier thinks and says I’m gonna go and tell the king. I will be punished if I tell the King or not. And he went to his king:
– My king is your white horse.
– King said: what happened.
Vizier:
– It slept, fixed its feet, it had burned its eyes, its belly was swollen, it was’nt breathing, he says.
King:
– Tell the vizier, the white horse is dead!
Vizier:
– Oh, my king! I didn’t say it, you said it, he says, and gets rid of the punishment.
Our way of saying changes a lot of things.